Zamanın İzinde
Lulart, Mezopotamya'dan Anadolu'ya uzanan Bereketli Hilal coğrafyasında doğan medeniyetlerin hikâyelerini, toprağın özünden şekillendirerek yeniden anlatan bir seramik sanatı markasıdır. Arkeolog-Sanatçı Hülya Akyol’un ellerinde hayat bulan bu eserler, yalnızca bir obje değil; binlerce yılın mirasını modern bir dokunuşla geleceğe taşıyan yaşayan sanat eserleridir.
Her Parça, Bir Hikaye Anlatır
Lulart, Göbeklitepe figürleri, Hitit balık ideogramları ve Mısır’ın Tyet sembolü gibi arkeolojik kazılardan gün yüzüne çıkan kadim izleri; sgrafitto tekniği, palimpest ve anakronik yaklaşımıyla, özenli el işçiliğinde günümüze taşır. Her parça, tarihsel ruhunu modern yaşamla harmanlayarak, hem estetik bir deneyim hem de zamansız bir değer sunar.
Çamurla temas, bir katarsis yolculuktur; başlangıçlar, bitişler ve yeniden doğuşların sanata dönüşmesidir. Lulart, toprağın özünden doğan eserleriyle geçmişi bugüne, bugünü geleceğe taşır. Sanat, yalnızca görülmez; dokunulur, hissedilir ve yaşanır.
Heykeller
Heykeller, sadece fiziksel objeler olmanın ötesinde, insanın dünyayı anlama, kültürünü aktarma ve estetikle ifade etme ihtiyacının zamansız bir yansımasıdır. Lulart’ın modern heykelleri de bu geleneği devam ettirir. Arkeoloji ve mitolojiden ilham alan her form, kadim medeniyetlerin izlerini günümüz estetiğiyle buluşturur. Hitit tabletlerinden yansıyan İlluyanka mücadelesi, Mezopotamya’nın ana tanrıça figürü Ninhursag ve Hypatia’nın bilgelik mirası gibi temalar, Lulart’ın özenli el işçiliği ve özgün teknikleriyle yeniden hayat bulur. Her eser, yalnızca görsel bir obje değil; dönüşümün, yeniden doğuşun ve varoluşun simgesidir.
Duvar Panoları
Duvarlar sessiz birer tarih anlatıcısıdır. Lulart, bu dili, Göbeklitepe’nin kadim bilgeliğinden Yunan mitlerinin evrensel imgelerine ve Jung’un arketiplerine uzanan bir yolculuğa çıkararak günümüz ruhuyla yeniden şekillendirir. Bu panolar, yalnızca mekânları süslemekle kalmaz; geçmişle bugün arasında anlamlı bir köprü kurar.
Tütsülükler
&
Tabaklar
Tabaklar ve tütsülükler, Lulart’ta yalnızca gündelik kullanım eşyaları değil, aynı zamanda kültürel hafızanın taşıyıcıları olarak yeniden yorumlanır. Kadim ritüellerin sembollerinden modern estetiğin yalın çizgilerine kadar uzanan bir yolculuğun izlerini taşıyan her parça, mekânlara işlevsellikten fazlasını katar. Bu nesneler, hem gündelik hayata eşlik eder hem de geçmişin bilgeliğiyle bugünün ruhu arasında anlamlı bir köprü kurar.
